Air New Zealand ve LanzaJet, Yeni Zelanda’da odunsu atık kalıntıları ve düşük değerli ağaç ürünlerinden sürdürülebilir havacılık yakıtı (SAF) üretmenin potansiyelini araştıran bir fizibilite çalışmasının ilk bulgularını açıkladı. Air New Zealand ve Yeni Zelanda Hükümeti tarafından finanse edilen çalışma, Scion, Z Energy ve WoodBeca ortaklığında yürütüldü.

Boeing'te grev sona erdi Boeing'te grev sona erdi

Küresel çapta SAF teknolojisi sağlayıcıları arasında yer alan LanzaJet, yerel olarak üretilen SAF’ın, her yıl iç hat uçuşları için gereken havacılık yakıtının dörtte birini karşılayabileceğini ve Yeni Zelanda'nın yakıt güvenliği ile direncini artırabileceğini belirtti.

Çalışma, yerli odunsu atıkların SAF üretiminde kullanılması durumunda ülke ekonomisine yıllık yüz milyonlarca dolarlık katkı ve birçok bölgesel istihdam sağlayabileceğini ortaya koydu. Bu hedefe ulaşmak için ise önemli altyapı yatırımlarının gerekli olduğu ifade ediliyor.

Air New Zealand’ın Sürdürülebilirlik ve Kurumsal İlişkiler Başkanı Kiri Hannifin, çalışmanın ilk sonuçlarının umut verici olduğunu vurgularken, Yeni Zelanda'nın kendi odunsu atıklarını kullanarak yerli SAF üretimini güvence altına alması gerektiğini ifade etti. Hannifin, “Bu bulgular, kendi yerli kaynaklarımızla alternatif jet yakıtı üretmenin mümkün olduğunu gösteriyor; bu, uzun mesafeli uçuşlara ve ticarete büyük ölçüde bağımlı olan ve şu anda jet yakıtının yüzde 100’ünü ithal eden bir ülke için olumlu bir haber” dedi. Hannifin, SAF’ın uzun mesafeli uçuşlardan kaynaklanan karbon emisyonlarını azaltmada mevcut en etkili araç olduğunu belirterek, bu yakıtın daha erişilebilir hale gelmesinin, tedarik artırımı ve maliyet düşüşünün önemine dikkat çekti.

SAF, kimyasal olarak fosil jet yakıtına neredeyse aynı ve uçakta yanarken benzer emisyonlara sahip olmasına rağmen, üretim sürecinden yanma aşamasına kadar geçen tüm yaşam döngüsünde fosil yakıtlarına göre çok daha düşük emisyona neden oluyor. Örneğin, Air New Zealand'ın Wellington'a Haziran ayında teslim ettiği 500.000 litre SAF, eşdeğer fosil jet yakıtına kıyasla yüzde 89 daha az yaşam döngüsü emisyonuna sahipti.

LanzaJet CEO’su Jimmy Samartzis, çalışmanın ilk sonuçlarından memnun olduklarını ve bölgedeki taahhütlerini yineledi. Samartzis, Yeni Zelanda’da SAF üretimi için gerekli geniş bir ekosistemin oluşturulmasının önemini vurguladı. Samartzis, “Aviation için kritik bir bileşen olan SAF üretim altyapısı, teknoloji, politika, sermaye ve talebin desteklenmesiyle geniş bir ekosistem geliştirilerek sağlanabilir. Çalışmada değerlendirilen CirculAir üretim yaklaşımı, LanzaTech ve LanzaJet teknolojilerini birleştirerek atık karbonu SAF’a dönüştürüyor. LanzaTech'in karbon geri dönüşüm teknolojisi, gazlaştırılmış ormancılık atıklarını etanole dönüştürürken, LanzaJet ise bu etanolü kendi özel alkol-jet teknolojisiyle SAF’a dönüştürüyor. Yapılan değerlendirmeler, odunsu biyokütlenin SAF’a dönüştürülmesinin Yeni Zelanda’da teknik olarak mümkün olduğunu gösteriyor ve doğru düzenlemelerle bu sektör hızlı bir şekilde başlayabilir,” ifadelerine yer verdi.

Çalışmanın ikinci aşamasında, belediye katı atıklarının (evsel ve ticari atıklar) SAF üretimi için besleme malzemesi olarak potansiyeli değerlendirilecek ve bu analizlerin birkaç ay içinde tamamlanması bekleniyor.