Turizm

TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya'dan Önemli Açıklamalar

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Başkanı Firuz Bağlıkaya, turizmin en büyük sorunlarından bir olan tek yetkililiğe karşı hukuki süreç başlattıklarını açıkladı.

Abone Ol

Türkiye’de vatandaşların tatil yapabileceği otellerin büyük bir kısmının birkaç tur operatörünün tekelinde olduğunu söyleyen Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Başkanı Firuz Bağlıkaya, turizmin en büyük sorunlarından bir olan tek yetkililiğe karşı hukuki süreç başlattıklarını açıkladı.

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya, EkoTürk TV’de Alil Çağatay’ın moderatörlüğünü yaptığı Son Seans programında turizm sektörünün gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Türkiye’nin turizm açısından son yıllarda yükselişte olduğunu fakat rakiplerinin gerisinde olduğunu ifade eden Bağlıkaya, özellikle iç pazarda durumun çok kötü olduğunu söyledi.

Türkiye’de vatandaşın tatil yapacağı otellerin önemli bir kısmının birkaç tane seyahat acentesi ve tur operatörünün elinde olduğunu belirten Bağlıkaya, bu nedenle iç pazarda fiyat artışı yaşandığını kaydetti. Yurt dışındaki tur operatörlerinin otellerden yüzde 2 oranında komisyon aldığı bilgisini veren Bağlıkaya Türkiye’de bu oranın yüzde 40’lara çıktığını söyledi. Bu durumun bir tekelciliğe dönüştüğünü kaydeden Bağlıkaya, hukuki süreç başlattıklarını açıkladı.

Bağlıkaya’nın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

“Türkiye’de turizmi ele alırken iç ve dış olarak ikiye ayırmamız gerekiyor. İkisi de aslında turizm aktivitesinde öneli rol oynuyor. Türkiye’nin yurt dışı ziyaretçi rakamları pandemiden sonra sürekli yükselerek gidiyor. Ama rakiplerle mukayese ettiğimiz zaman, rakiplerimizle bizim artış oranımız arasında ciddi fark var. Dünyada pandemiden sonra bir seyahat çılgınlığı oldu, seyahat sayıları patladı. Dolayısıyla herkes bu hastadan çok daha büyük pay almaya başladı. Türkiye de doğal olarak artış yaşadı. Bu artış bizde hep ‘Patladık, çatladık, rekor kırdık’ olarak gündeme geldi. Rakiplerimizin ne yaptığı ıskalandı. Nasıl olsa rekorlar kırıyoruz. Rekor kırdıkça bir problem yokmuş gibi davranıldı. Halbuki biz problemleri sürekli tekrarlıyoruz.

“Rekabette bir sıkıntımız var”

Rakipte 100 birim artarken bizde 20 birim artıyor. Demek ki rekabette bir sıkıntımız var. 2024 özelinde ayrı bir sıkıntımız var. Maliyet artışlarından dolayı otel fiyatlarımızda ciddi bir artış oldu. Türkiye’nin Avrupa pazarında satılabilir bir fiyatı var. Bu fiyatı biz değil piyasa belirliyor. Bu piyasada Fransa’daki, İspanya’daki tatilin ortalama bir fiyatı var. Servisimiz, hizmetimiz çok iyi ama paradan daha önemli gelmiyor insana. Bütün yolcu üreten pazarlarda para öncelikli oluyor. Fiyatlarınız biraz arttığı zaman turist sayıları hemen düşüyor. Genellikle charter operasyonları yapılan destinasyonlarda bu çok aşağı inmiyor. Çünkü charter firmaları ve tur operatörleri düşürüyor zaten fiyatları.

“Türkiye çok pahalı bir destinasyon olmaya başladı”

Ocak-Şubat, Nisan-Mayıs aylarında verilerimiz çok iyi. Çünkü düşük sezon, fiyatlar çok yüksek değil. Ne zaman Temmuz’a geliyoruz iş patlıyor. Temmuz-Ağustos aylarında Türkiye çok pahalı bir destinasyon olmaya başladı. Hem fiyatlar çok yüksek, hem havalar da çok sıcak. Bu fiyat dengesi Ağustos’un ortasından itibaren oturur, Eylül-Ekim iyi geçer Türkiye’nin bu hep tekrarlanan turizm hikayesi böyle olmaya başladı. Eylül-Ekim’in etkisiyle önümüzdeki senenin Temmuz-Ağustos yüksek fiyatlar çıkılır, o fiyatlar talep görmeyince aşağı inilir.

Ocak-Mayıs döneminde Türkiye’nin ziyaretçi artışı yüzde 12,4, İspanya’nın 13,6, Yunanistan’ın artışı yüzde 20,5. Türkiye’de turizm geliri yüzde 5,4 artmış, İspanya’nın yüzde 27, Yunanistan’ın yüzde 28 artmış. Bunlara bakmadan bir başarı hikayesi anlatmak doğru değil. Burada herkese düşen bir şey var. topyekûn dikkat etmemiz gerek.

Tek yetkililikle ilgili hukuki süreç başlattık”

İç turizmde de çok ciddi bir sıkıntımız var. Seyahat sayımız çok az. Yok denecek rakamlarda. Fransa’nın nüfusu 68 milyon iç turizmde tesise giriş sayısı 127 milyon. İspanya’nın 48 milyon nüfusu var, tesise giriş sayısı 72,6 milyon. Yunanistan’ın 10 milyon nüfusu var, 9,5 milyon girişi var. Türkiye’nin ise 85 milyon nüfusu var, 37 milyon tesise girişi var.

Alacak çok fazla yol var. Bir kere ekonomik olarak şöyle bir algı yaratıldı: Turizm çok iyi, turizm patlıyor, dendikçe yurt dışı fiyatları yükseldi. Doğal olarak iç turizm de etkilendi bu fiyatlardan. Bir de başka bir temel sebebimiz var. Bununla ilgili de hukuki süreç başlattık. Tek yetkililik satıcı hikayemiz var. Türkiye’de vatandaşın tatil yapacağı otellerin önemli bir kısmı birkaç tane seyahat acentesi ve tur operatörünün elinde. Onlardan başkası satamıyor. Fiyatı de hemen hemen onlar belirliyor. Bu tekel olma durumu doğal olarak fiyatlarda çok artışa neden oluyor. Türkiye’de bu pazarı yöneten tur operatörlerinin gerçek tatil fiyatlarının yüzde 30-40 komisyon oranları var. 100 bin liralık tatile gidiyorsunuz otel 60-65 bin lira alıyor. Otelin o kadar kazanmadığından eminim. Bu işe bir dur demek lazım. bunu yapacak merci yasa. Bununla ilgili bir yasal düzenleme yapılması lazım. Tur operatörleri yüzde 2-3 komisyonla çalışır. Uluslararası tur operatörlerinin kar marjları yüzde 4 oranındadır. Seyahat acenteleri yüzde 8-10 komisyon marjıyla çalışır. Ama bu bizim iç turizme geldiği zaman yüzde 50’lere çıkıyor. Buna bir müdahale etmek lazım.

“Teşvik yerine ek vergi yükümüz var”

Bunun üzerine maliyetler yükseldi derken seyahat edecek insanlara herhangi bir teşvik yok. Dünyanın her yerinde insanları seyahat etmesine yönelik teşvikler var. Fabrikanın işçileri tatile gidiyorsa vergiden düşüyor, uygun paketli krediler veriliyor. Ama Türkiye’de sektör inanılmaz bir durumda, dolayısıyla teşviğe gerek yok algısı var. Herkesin itiraz ettiği cirodan vergiyi iki senedir veriyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan cirodan vergi, turizm sektöründe uygulanıyor. Konaklama vergisi var, bir de TGA payı var. Bırakın seyahat edecekleri teşvik etmeyi tam tersine sektörün üstüne ek bir vergi yükü var. Bunların hepsini topladığımız zaman turizm üzerine gerçek rakamları vermemenin sıkıntısını yaşıyoruz.

Gerçek rakamları oturup konuşabilsek, böyle bir bahar olmadığını dolayısıyla bu sektöründe teşvike ihtiyacı olduğunu ifade edeceğiz. Turizm rakamlarıyla ilgili sektörde bir güvenilirlik yok. Kazancı görüyoruz, gelen turisti görüyoruz peki nerede bu para? 27 Ekim 2022’de turizm verileri geriye doğru revize edildi. ‘2012’deki gelir bu değil aslında şuydu’ dendi. O yetmedi, 29 Nisan 2024’te bir kez daha revize edildi. Bunun bir kriteri var. siz bu kriterin dışına çıkıp kendi kafanıza göre kriter belirlerseniz burada 60 milyon da çıkar 160 milyon da.

2023 yılı verilerine göre İspanya’nın ziyaretçi sayısı 85 milyon, geliri 117 milyar dolar. Fransa’nın ziyaretçi 100 milyon, geliri 68,6 milyar dolar. Yunanistan’ın 36 milyon ziyaretçiden 22 milyar dolar geliri var. Bizim revizyona rağmen 56 milyon ziyaretçimiz 55 milyar dolar da gelirimiz var. çok büyük yol alıyoruz ama rakiplere de göz ucuyla bakmak lazım. Sanal bir dünyada yaşarsanız tedbir almazsınız, böyle de turizm zarar görür. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Şimdi her yere teşvik var, turizme vergi var.

“Antalya’nın gecelemesi 4 olur mu?”

İstatistiklerin bir yeriyle oynadığın zaman diğer veriler çelişiyor. 2023 yılında Antalya’ya yabancı ziyaretçilerin giriş sayısı 20 milyon 662 bin. Yabancı gecelemesi ise 80 milyon. Bu durumda geceleme dörttür. Antalya’nın gecelemesi 4 olur mu? Böyle bir şey olabilir mi? Paket turla geliyorlar. Bunun ortalaması 8-9’dur, 4 çıkıyor. Ortak akıldan uzaklaştığınız zaman ‘ben söyledim, oldu’ oluyordur.  

“Bakanımız sabahtan akşama reklam yapıyor”

Bodrum boş, başka yerler dolu mu? Bir tek organize seyahatin yoğun olduğu Antalya’da durum fena değil. Kapadokya dahil bütün bölgeler beklediğimizin çok altında. Fiyatlar düşecek, denge oturacak, ağustos-ekim ayları toplanacaktır diye düşünüyoruz. Bu sıkıntıları çözmesi gereken makamların böyle bir sıkıntısı yok. Bu işler doğal olarak çözülmüyor. Sultanahmet bölgesinde 700’e yakın otel var. 6 saat süren elektrik kesintisi var. Millet elinde valiz elektriği olan otellere geliyor. Aynı durum Fethiye’de var. bunların çözülmesi gerek. Reklama yönelik işlerimiz çok güzel. Bakıyoruz, Kültür ve Turizm Bakanımız sabahtan akşama reklam yapıyor. Kültür Yolu Festivalleri, deneyim müzeciliği, halk plajları… Gece müzesi diyorsun 21.30’da kapatıyorsun. Hiçbir şey yeteri kadar sektörle istişare ederek yapılmıyor. Sürekli reklam bombardımanı var. Ben hiç görmedim Tarım Bakanının şu kadar iyi kiraz ihraç ettik’ dediğini. Ama Kültür ve Turizm Bakanlığının reklamlarına baktığımıza inanılmaz başarılılar. İspanya Turizm Bakanı bizi çok kıskanıyordur. Ama yurt dışındaki sonuçlara bakıyorsun, gelen giden yok. İnanılmaz bir kaosun içindeyiz şu anda. Sektör yardım görmeden kendi enerjisiyle ayağa kalktı. En kısa sürede sektör yeniden ayağa kalkacaktır.

Kültür ve Turizm Bakanlığının bu reklamlara son vermesi gerek. Sıkıntılı bir durum çıkıyor. Bir bakıyorsun Super Cup’a reklam veriyor, bir olay oluyor Michelin yıldızını getirdik. Çok ustasınız ama şu sorunları da arada çözsek. Bu turizmcilerin yaşaması lazım. Çok zor durumda herkes.

“Vatandaş turizmciye ‘beter olsun’ diyor”

Sorunu anlatıyorsun, vatandaş ‘Beter olsun, bu fiyata bu tatil olur mu?’ diyor. Turizmci vatandaşla karşı karşıya geliyor. Öyle bir ortam yaratıldı ki ‘Turizmci zaten bunlar, çok para kazanıyor, çok da kazanıyorlar. Bunların dediğine siz bakmayın’ deniyor. Ama sonuç burada işte. Bodrum’da sokaklar boş.

“Bir sıkıntı vardı, vatandaş da bunun cezasını kendince kesti”

Yunanistan’da kapı vizesi işi vatandaşa bir nefes oldu. İnsanlar yurt dışına çıkmak istiyor. Vize sorunundan dolayı da çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Otel kalitesi bizimki gibi yüksek değil ama fiyatı yarı yarının altında. Bir de yurt dışına çıkmış oluyor. Bir sıkıntı vardı, vatandaş da bunun cezasını kendince kesti. Yurt dışına gitti, fiyatlar da yavaş yavaş inecek.