Fransa, bu hafta itibarıyla tüm kara sınırlarında kimlik kontrolü uygulamasına geçmeye hazırlanıyor. 2015’ten beri İtalya sınırında, birkaç aydır da Almanya'da yürütülen bu uygulama, 1 Kasım itibarıyla Fransa’nın tüm kara sınırlarına yayılacak.

Fransa Başbakanı Michel Barnier, İtalya sınırını ziyaretinin ardından sosyal medya platformu X'te yaptığı açıklamada, “Bu, kendini kanıtlamış bir model. Bu uygulamayı tüm kara sınırlarımızda genişleteceğiz” ifadelerini kullandı.

Bu adım, yasa dışı göçü engellemeyi hedefliyor.

Avrupa yasaları, Schengen bölgesindeki ülkeler arasında serbest dolaşım esası olmasına rağmen, güvenlik gerekçesiyle geçici sınır kontrollerine izin veriyor.

Fransa’da ve diğer bazı ülkelerde bu kontrollerin süresi sürekli uzatılıyor.

Fransa, kararını terör faaliyetlerinden kaynaklanan kamu düzenine ve iç güvenliğe yönelik ciddi tehditler, yasa dışı göçü ve insan kaçakçılığını kolaylaştıran suç örgütlerinin artışı ve radikal unsurların sızma ihtimalini gerekçe göstererek savunuyor.

HAVAŞ Kastamonu İstasyonu'na THY'den Ödül HAVAŞ Kastamonu İstasyonu'na THY'den Ödül

Almanya da benzeri bir kararı hayata geçirdi

Geçtiğimiz ağustos ayında Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, düzensiz göçle mücadele amacıyla ülkenin tüm kara sınırlarında geçici kontrollerin uygulanacağını açıklamıştı.

Önümüzdeki 6 ayda Almanya'nın; Fransa, Lüksemburg, Hollanda, Belçika ve Danimarka ile olan kara sınırlarında geçici kontroller yapılacağı duyurulmuştu.

Bu karar, sadece düzensiz göçle mücadele için alınan bir tedbir olarak görünse de, Avrupa Birliği (AB) içinde artan güvensizliğin ve dayanışma eksikliğinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Almanya'nın kararı, geçtiğimiz yıl Avusturya, Polonya, Çekya ve İsviçre sınırlarında benzer önlemler almasının ardından geldi.

Diğer ülkelerdeki uygulamalar

Eylül ortasında Belçika sınırında bu kontroller daha çok rastgele yapılırken, Hollanda da kasım sonundan itibaren sınır kontrollerine geçeceğini duyurdu.

Hollanda Başbakanı Dick Schoof, Avrupa’nın başka bir yerinde sığınma başvurusu yapmış olan düzensiz göçmen ve sığınmacıların Almanya ve Belçika sınırlarında geri çevrileceğini açıkladı.

Alman polisi, Bild gazetesine verdiği demeçte, yılın ilk dokuz ayında Almanya’ya izinsiz giriş yapan 53 binden fazla kişinin kaydedildiğini belirtti.

İzinsiz giriş ve kaçakçılık vakaları

Sınır kontrolleri kapsamında bin 195 insan kaçakçısı gözaltına alındı, bin 88 kaçakçılık vakası kaydedildi.

Bu veriler havaalanları ve limanlardaki kontrolleri kapsamıyor. Ayrıca, sınır kontrolleri sayesinde uluslararası arama emirlerinin de bulunduğu 7 bin 783 kişi yakalandı.

Geri çevrilenlerin çoğu İsviçre, Polonya ve Avusturya sınırlarında gerçekleşti ve büyük ölçüde Ukrayna, Suriye ve Afganistan’dan gelen kişilerdi.

Almanya’dan daha önce sınır dışı edilmiş yaklaşık bin 500 kişi ise geri dönmeye çalışırken tespit edildi.

Schengen rüyası: Serbest dolaşım çatırdıyor mu?

Schengen Anlaşması, Avrupa’da iç sınırların kaldırılması ve kişilerin, malların, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımının sağlanması hedefiyle oluşturulmuştu.

Bu sistem, Avrupa’nın entegrasyonunun bir simgesi haline geldi ve AB üyesi ülkelerin birbirlerine duydukları güvenin bir sembolü oldu.

Ancak, son yıllarda bu güvenin yıprandığına dair işaretler artıyor.

Göç krizi, terör saldırıları ve Avrupa’daki siyasi bölünmeler, ülkeler arasında yeniden sınır kontrolleri uygulanmasını gündeme getirdi.

Fransa, Belçika ve Almanya’nın son hamlesi de bu sürecin devamı olarak görülüyor.

Göçmen krizi, siyasi gerginliklerin fitilini ateşliyor

Almanya’nın sınır kontrol kararı, ülkedeki göçmen karşıtı söylemler ve aşırı sağın yükselişi ile yakından ilişkili.

Göçmen krizine yönelik tepkiler, Avrupa genelinde popülist ve aşırı sağ partilerin güç kazanmasına neden oldu.

Almanya’daki AfD’nin son eyalet seçimlerinde kazandığı zafer, bu siyasi rüzgarın en belirgin örneği.

AfD’nin göçmen karşıtı politikaları, ülkenin genel siyasetinde de yankı buluyor ve hükümeti daha katı önlemler almaya zorluyor.

Göçmen krizi, sadece Almanya’da değil, tüm Avrupa’da siyasi gerginliklerin temelini oluşturuyor.

AB’nin ortak bir göç politikası geliştirememesi, kıtadaki siyasi dengeleri altüst ediyor.

Almanya gibi ülkeler, göçmenlerin adil bir şekilde dağıtılmasını talep ederken, diğer ülkeler bu taleplere direniyor.

Bu da, Schengen’in temel ilkesi olan serbest dolaşımın giderek daha fazla sorgulanmasına yol açıyor.

Avrupa’da sınırlar yeniden mi oluşuyor?

AB'nin kurucu ülkelerinin sınır kontrollerini genişletme kararı, Avrupa’da yeni bir dönemin başlangıcı olabilir.

Schengen Anlaşması ile kaldırılan sınırlar, göçmen krizi, güvenlik endişeleri ve siyasi baskılar nedeniyle yeniden oluşma ihtimali taşıyor.

Avrupa ülkeleri, birbirlerine olan güvenlerini kaybetmiş görünüyor ve bu güvensizlik, serbest dolaşımın geleceğini tehdit ediyor.

Almanya’nın aldığı önlemler, sadece geçici bir tedbir değil aksine, Avrupa genelindeki daha büyük bir dönüşümün habercisi olabilir.

Schengen’in geleceği, Avrupa ülkelerinin göç krizine nasıl yanıt vereceğine bağlı olacak.

Ancak şimdilik, Almanya ve diğer ülkeler arasındaki bu sınır kontrolleri, kıtanın bir araya gelmekte zorlandığı bir dönemde içe kapanma eğiliminin en somut göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.

Kaynak: TRTHABER