Sivil Havacılık

GULFSTREAM'DEN %100 SAF İLE TARİHİ UÇUŞ

PW800 motorlarıyla çalışan jet %100 SAF kullanarak transatlantik yolculuğunu tamamladı. Uçak motorları, HEFA olarak ifade edilen sürdürülebilir havacılık yakıtıyla çalıştı.

Abone Ol

PW800 motorlarıyla çalışan jet %100 SAF kullanarak transatlantik yolculuğunu tamamladı. Uçak motorları, HEFA olarak ifade edilen sürdürülebilir havacılık yakıtıyla çalıştı.

Pratt & Whitney Canada ve Gulfstream Aerospace Corporation yaptıkları açıklamada daha temiz havacılık teknolojisini desteklemek amacıyla, PW815GA motorlu jette yalnızca sürdürülebilir havacılık yakıtı (SAF) kullanarak gerçekleştirilen ilk transatlantik uçuşu tamamladıklarını duyurdu. Bu tür çabaların, önümüzdeki on yıllarda havacılıkta net sıfır CO2 emisyonuna ulaşılmasında kritik bir öneme sahip olması bekleniyor ki bu da daha sürdürülebilir bir gelecek anlamına geliyor.

Sürdürülebilir havacılık için önemli bir adım

Sürdürülebilir havacılık yakıtı (SAF) ile çalışacak şekilde özelleştirilmiş iki Pratt & Whitney PW800 serisi motorla donatılmış bir Gulfstream G600 iş jeti kullanılarak gerçekleştirilen test uçuşunda ABD’den havalanan uçak İngiltere’ye iniş gerçekleştirdi. Uçaktaki her iki motor da, yaşam döngüsü boyunca fosil yakıttan en az yüzde 70 daha az CO2 emisyonuna sahip bir jet yakıtı olan yüzde 100 HEFA (hydro-processed ester ve yağ asitleri) ile çalıştırıldı.

2019'da hizmete giren G600 jeti, çift PW815GA motoru tarafından tahrik ediliyor. Kanadalı firmanın PW800 motor ailesi, 330.000'in üzerinde uçuş saati ile iş jeti kategorisinin temel dayanaklarından birisi olarak görülüyor. SAF yakıtlarının yanı sıra şirketler, yüksek enerjili, kolay yanabilen ve karbon atomu içermeyen hidrojen içeren çözümler üzerinde de çalışıyor. Hidrojen yakıtı sıfır emisyonlu uçuşu mümkün kılma potansiyeline sahip ancak hidrojenin kendine haz bazı özel ve ciddi zorlukları bulunuyor.

SAF’ın önemi

Geleneksel jet yakıtının (Jet A Kerosen) aksine SAF, fosil bazlı olmayan hammaddelerden üretildiği için uçakların oluşturduğu karbon etkilerini azaltabilir. SAF'ın çeşitli formları bulunuyor ve bitkisel yağlar, yemeklik yağ artıkları ve belediye çöpleri gibi sürdürülebilir hammaddeler kullanılarak üretilebiliyor.

Ayrıca SAF'ler, yakıt altyapısı veya mevcut uçaklar için yeni bir finansman gerektirmeyen kullanıma hazır bir çözüm olarak karşımıza çıkıyor. 2030 yılına kadar dünya çapında ticari filoda 47.000 uçağın yer alması beklendiğinden, SAF havacılık sektörünün karbon ayak izini azaltmaya yönelik en doğrudan yolu sunuyor. Ancak SAF üretimi halen istenen seviyede değil. Pratt & Whitney'e göre 2050 yılında net sıfır hedeflerine ulaşmak için SAF üretim altyapısına yapılması gereken yatırım 1,1 ila 1,4 trilyon dolar olmalı. 2019'da jet yakıtı talebinin sadece yüzde 0,01'inin SAF tarafından sağlandığını da belirtelim. Bu oranın 2050’ye kadar yüzde 65 seviyesine çıkarılması hedefleniyor.